top of page
Ara

Neden hep benzer insanları hayatımıza çekeriz?

  • Yazarın fotoğrafı: Klinik Psikolog Azra Doğan
    Klinik Psikolog Azra Doğan
  • 25 Eyl 2024
  • 2 dakikada okunur

Hayatımıza hep benzer insanları çekmemizin arkasında birçok psikolojik ve duygusal dinamik yatabilir. Geştalt perspektifinden bakıldığında, bu dinamikler, geçmiş yaşantılarımız, algılama biçimimiz veya bilinçdışında oluşmuş kalıplarla ilgili olabilmektedir.


1. Geçmiş Deneyimlerin ve Algıların Etkisi: Geştalt teorisi, insanların dünyayı algılayış biçimlerinin geçmiş deneyimlerine dayandığını vurgular. Beynimiz, algıladığımız her şeyi anlamlı ve tanıdık hale getirme eğilimindedir. Bu yüzden geçmişte yaşadıklarımız, benzer deneyimlere ve insanlara çekilmemize yol açabilir. Geştalt’ın "ben varım", "sen varsın", ve "biz varız" modeli de bu algıları destekler. Geçmişteki ilişkilerde edindiğimiz rolleri ve kalıpları, şimdiki ilişkilerimize taşıyabiliriz ve bu kalıplar bazen çıkmazlara yol açabilir.


2. Tanıdıklık Hissi: Tanıdık olan güvenli gelir. Tanıdıklık, hem olumlu hem de olumsuz deneyimlerimizi içerir. Çocuklukta ebeveynlerimizle veya diğer bağlanma figürlerimizle kurduğumuz ilişkilerde yaşadığımız duygular, yetişkinlikte de romantik veya sosyal ilişkilerde benzer dinamikleri aramamıza neden olabilir. Bu, olumlu duygular arayışı kadar, iyileştirme ve tamamlama arzusu ile de ilgilidir. Bir nevi, çocuklukta alamadığımız bir onay, sevgi veya dikkati yetişkin ilişkilerinde aramaya devam ederiz​.


3. Algılama Kalıpları ve Gestalt İlkeleri: Gestalt’ın algılama ilkeleri olan benzerlik, yakınlık, süreklilik ve bütünlük gibi faktörler, hayatımıza çektiğimiz insanları nasıl gördüğümüzü etkiler. Benzer insanları fark ederiz çünkü beynimiz benzerlikleri bir araya getirme eğilimindedir. Bu ilke, ilişkilerde de geçerlidir; bizi duygusal olarak tanıdık ve güvenli hissettiren insanlara çekiliriz. Bu, geçmişte tanıdık olan bir duygu ya da davranışın yeniden yaşanmasına olanak sağlar, hatta bu duygu olumsuz bile olsa​.


4. Bilinçdışı Kalıplar ve Çekim: Carl Jung’un dediği gibi, “Bilinçdışı bilinçli hale gelene kadar, bilinçaltı hayatınızı yönlendirmeye devam eder ve siz buna kader dersiniz.” Geçmişteki travmalar, reddedilme, ihmal ya da ilgisizlik gibi deneyimler, bilinçdışı bir düzeyde, bu senaryoları yeniden yaşama ve iyileştirme çabası içinde olduğumuz kişilerle ilişki kurmamıza neden olabilir. Bu durum, bir çeşit döngü yaratarak sürekli aynı tür insanları hayatımıza çekmemize yol açar.


5. Kendi Algımız ve Duygusal Durumlarımız: Kendimize olan algımız, öz saygımız ve öz değerimiz de ilişkilerde benzer insanlara çekilmemizde rol oynar. Özellikle düşük öz saygıya sahip bireyler, kendilerine değersiz hissettirecek veya duygusal olarak müsait olmayan partnerlere yönelme eğiliminde olabilir. Bu tür seçimler, kişinin bilinçdışı bir şekilde kendi değersizlik hissini pekiştirme ve belki de bu hissi değiştirme çabası içinde olduğunu gösterir.

Geştalt yaklaşımında, bu tür farkındalıkları artırarak bireyin ilişkilerdeki kalıplarını anlamasını ve değiştirmesini sağlar. İlişkisel tekrarların, geçmişteki deneyimlerin şimdiye taşınmış şekilleri olduğunu fark etmek, kişinin bu kalıpları kırmasına ve daha sağlıklı bağlar kurmasına yardımcı olabilir.


Bu konularda kendinizi tanımak ve dönüştürmek, ilişki kalıplarınızın farkına varmak ve değiştirmek için terapi, farkındalık çalışmaları ve kişisel gelişim önemli adımlar olabilir.

 
 
 

Comentarios


  • Instagram
  • LinkedIn

©2019 by Azra Doğan. Proudly created with Wix.com

bottom of page